Karanlık enerji, tüm gözlemlenebilir evrene nüfuz eden çok seyrek, tek biçimli bir düşük basınçtır. Evrendeki kütlenin/enerjinin % 70'ini oluşturur ve hızlandırılmış genişlemesinden sorumludur.
Karanlık enerji bildiğimiz enerjiden farklıdır çünkü, yıldızlar ve galaksiler gibi yerel olarak yoğunlaşmış, geleneksel madde ve enerjinin tezahürleri değildir. Fizikçilerin incelemeye devam ettiği geleneksel enerji ile karanlık enerji arasında başka birçok önemli fark vardır.
Karanlık Enerjinin Özellikleri Nelerdir?
Karanlık enerjinin kesin şekli veya etki mekanizması bilinmemektedir. Bu bakımdan, sadece normal madde ve enerji üzerindeki etkisiyle gözlemlenebilen kuzeni karanlık maddeye benzer.
Biri diğerinden daha önemli olmasına rağmen, karanlık enerjinin formuyla ilgili iki ana teori vardır. Quintessence adlı ilk teori, karanlık enerjiyi, yoğunluğu konuma göre değişen dalgalanan bir alan olarak tanımlar. Kozmolojik bir sabit olan ikinci teori, karanlık enerjiyi sabit ve tekdüze olarak tanımlar. Çoğu fizikçi tarafından kabul edilen bu ikinci teori, evrenin yapısının baskın modeli olan Lambda CDM modelinin temelini oluşturur.
Kozmolojik sabitlerin çökmesinin, uzay boyunca son derece küçük ölçeklerdeki vakum dalgalanmalarından kaynaklandığına inanılıyor. Bu boşlukta, sözde sanal parçacıklar sürekli olarak yaratılıyor ve yok ediliyor, bu da kendisinin enerjiye sahip olduğu bir kuantum köpüğü yaratıyor.
Karanlık enerjinin varlığının, evrenin nihai kaderi üzerinde etkileri vardır. Karanlık enerji, mevcut haliyle uzayın içsel bir özelliğiyse, süresiz olarak var olacaktır. Eğer karanlık enerji evrenin hızlanan genişlemesinin sebebiyse, o zaman uzun vadede her bir uzay paketinin ortalama yoğunluğunun azalmasının da sebebi olacaktır. Evren seyrekleştikçe soğumakta ve hayata karşı daha düşmanca davranmaktadır. Bu nedenle, karanlık enerji, haklı olarak evrenin "ısı ölümüne" neden olmakla suçlanabilir.
Yorum Gönder